Sunday, September 24, 2006

eski ozi aynı ezero

sonbaharla birlikte depresif ezeroya dönüş yaptı bünye. zaten mutlu olmakta gayet yeteneksiz olan ben mutsuzluğun son basamaklarında geziniyorum. tepeye varırsam yandık. silbaştan olacak yine her şey.
ben bile kendimi anlamadığım halde ozinin beni anlamasını beklemem çok komik ama bekliyorum işte.
  • ozi bak bişi farkettim ben her durumda kendimi mutsuz edecek bir şey bulabiliyorum.
  • alla alllaaaa yeni mi farkettin.
  • dalga geçme acıklı bi durum bu... düşünsene aslında neden mutsuz olduğumu bile bilmiyorum.
  • bak yine yaptın.
  • ne yaptım
  • mutsuz olacak bişi buldun:p

işte sıradan bir sonbahar günü ve depresif ruh hali ile ben.

kötü bir hafta geçirdim. küçük böcük hastalandı. okula başlayamadı pazartesi. perşembe gününe kadar evde kaldı. bense kendimi berbat hissettim. eskisi gibi evinde çocuğunun yanında olan bir anne olmak istedim. ağladım sızladım. ama ozi bana hiç yüz vermedi. mecburen işe gittim. her yarım saatte bir evi aradım. bu günde büyük böcük ateşlendi biraz. ama şimdilik çok kötü değil durumu.

bütün hafta sonu okul alışverişleri ve kitap defter kapları ile boğuştum. yemek yaptım. çocukları sinemaya götürdüm. ozi ne yaptı hiç. koca bir hiç. çok yoğun çalışıyor dediğine göre. ama ne zaman yanına gitsem reversi oynarken buluyorum onu. bense paramparça bir vaziyette her şeye yetişmeye çalışıyorum. şeytanın biri yerleşti içime durmadan "salaaak salaaaak" diyor kulağıma. neden mi çünkü bu kadar yardımdan uzak bir kocayla çalışmak için yırttım kendimi. şimdi söylenmek için hakkım bile yok diye düşünüyorum. iyi bir işim olmasa şeytana uyup istifa edicem. ama iş iyi parası iyi olmasada. parası iyi olmayan iş iyimidir o da tartışılır ama. tabi sürekli kavga halinde olduğun bir kocan olunca güvencende olmalı tarafı da var istifa etme konusunun.

neyse.........

görüşmek üzere.

bende bir değişiklik yok.....

hala aynı ezero.....................

4 Comments:

Blogger Nenoni said...

Tamamı değilse de genelde kocalar seninki gibidir.Hem çalışıp hem ev kadınlığı gibi bütün zamanı dolduran bir yaşam sürseler ne yaparlardı acaba?Yani bir günlüğüne değiş tokuş etsek di mi?

10:46 PM  
Blogger cenebaz said...

40 gün olmuş 2 yazının arası. Bu kadar açma arayı. Ama ben hergün bi umut bakıyordum yazdı mı diye. Bugün,bingo! yazmış dedim.
Bak ,çalışan ve artık emekli olan bir anne olarak diyorum ki çalış. Onlar bir şekilde büyüyecek. Hem kendine sosyal bir çevre edinmek, hem ekonomik özgürlük ve dediğin gibi ileri de (evlilik açısından) ne olur düşüncesi ile çalış. Şu an evdeyim,ne oldu. Bilgisayar müptelası, öğlenlere kadar saçını bile taramadan eşofmanlarla evde dolaşan bir kadın oldum çıktım. Çalışınca kendine özen gösteriyorsun, moralin daha iyi oluyor. Kendi sorununu da çözmüşsün. Aklına mutsuz şeyler gelince mutlu olduğun şeyleri düşün ya da yap. Daha doğrusu yapmaya çalış. İnsanın en iyi doktoru kendisidir. Kendin için birşeyler yap. Bencil olmayı öğrenmemiz lazım. Yeni yazılarını, daha kısa sürede bekliyoruz.

12:29 AM  
Blogger renkler said...

Sevgili Ezero,

Evkadını olduğun dönemden beri seni takip ediyorum. Ben de bir dönem ev kadılığı yaptım ama o dönemde daha depresif olduğumu hatırlıyorum çünkü bana +14 kg dışında birşey vermemişti. Yine de güzel yanları vardı, oğlumla beraberdim, kafama esiyor Ortaköy'e gidiyor, oğlumla eğleniyordum, annemle geziyorduk... Ama birşeyler eksikti, hele benim gibi yoğun bir iş hayatına alışmış ve başarılı olmayı seven bir insan için... Sonra tekrar iş hayatına girdim bu sefer başka sorunlar ortaya çıktı. Sonuç alarak insanoğlu hep mutsuz olacak birşeyler buluyor.

Ama inan bana doğru yapmıyoruz. Çünkü mutsuzluk sağlığımızı ciddi bir biçimde etkiliyor. Oysa bizim sağlığımız giderse ister evde olalım ister işte çocuklarımıza ne kadar yeterli oluruz? Sorun nerede olduğun değil, ne yaptığın...

Bence bir kendimize gelip silkinelim. Kendimize mutlu olmak için bir başlangıç günü seçelim ve mutlu olmaya en azından çalışalım. Hiç olmazsa çocuklarımız için...

Renkli kal:-)

12:39 AM  
Blogger Koyubeyaz said...

"mutlu olmaya calısmak" farkındaysan bu eylemi yaparken bile calismaktan bahsediyoruz. yani calismak ama evde ama iste bizim kaderimiz. her daim birseyle ryetistirmek, birseyler yapmak ayni zamanda bakımli olmak ayni zamanda kadin olmak ve ayni zamanda anne olmak durumundayiz. yani hayatimiz boyunca hic soluk almadan kosmaliyiz. e ne yapalim allah saglik versin kosalim diyoruz. sagligina dikkat et canimin ici... ayrica o gunden beri soylemek nasip olmadi. Sen o yemek gecesinde oyle guzel sarildinki bana tesekkur ederim onun icin....

11:16 PM  

Post a Comment

<< Home